Sıfır Karbon Salımı Yapan Yeni Nesil Taşıtlar Ekonomiye Destek mi, Köstek mi?
Merhabalar,
Gerek elektrik enerjisi, gerekse hidrojen yakıtı ile çalışan ve karbon salımı yapmayan taşıtlar günümüzde giderek daha popüler oluyor. Ancak sürdürülebilir tüketici desteği için popülerlik yeter mi? İçten yanmalı motora sahip ve fosil yakıt tüketen bir taşıtı uygun fiyatla yeni nesil karbon salmayan taşıtla değiştirebiliyor ve ekonomik kullanabiliyor muyuz? Bu yazımda kısaca bunu irdeleyeceğiz.
Daha geniş anlamda soralım. Karbon salımı olmayan taşıtlar gerçekten çevre dostu mu? Çok tartışılan bu konuda genel yanıt şu: Karbon salımı açısından, ona güç veren elektriğin nasıl üretildiğine ve batarya malzemelerinin nereden geldiğine bağlı olarak geniş farklılıklar gösterse de, çıktı olarak evet, çevre dostu. Bu durum, tüm otomotiv üreticisi ülkelerde devlet desteğinin temelini oluşturmuş durumda.
Ancak son birkaç yıldır üretici ülkelerde sıfır karbon salımlı taşıtlara uygulanan devlet destekleri azalıyor. Örneğin Almanya, bir mahkeme kararına dayanarak geçen Aralık ayında EV sübvansiyonlarını erken kesmiş oldu. Geçtiğimiz Mart ayında ise Biden yönetiminin, otomobil üreticilerinin geleneksel otomobil satışlarını aşamalı olarak durdurmasını gerektiren yakıt ekonomisi kurallarını yumuşattığını gördük. Avrupa Birliği ise, uzun süredir desteklediği yeni nesil sıfır karbon teknolojini benimsemeyi sürdürürken Çin’den yapılan elektrikli taşıt ithalatını engellemeye çalışıyor.
Hepimizin bildiği gibi her geçen gün yollarda elektrikli taşıtlar artıyor. Global pazarlarda yıllık satışları 18 milyona dayandı. Çin’de satılan her iki otomobilden birsi elektrik enerjisi kullanıyor. Fosil yakıtlardan yeşil enerjiye hızlı dönüşüm var. Üstelik bu dönüşüm 19. yüzyılda ucuz kömürün odunun yerini aldığı veya 20. yüzyılda petrolün kömürün yerini aldığı dönemlere hiç benzemiyor. Bu kez kamu politikaları teknolojilerin izin verdiğinden daha hızlı dönüşüme yön veriyor. Böylece çevre maliyeti, tam tersine ekonomik bir avantaja dönüşüyor. Giderek yeşil enerji maliyeti daha ucuz hale geliyor.
WSJ’ye göre Almanya, 2000 yılından bu yana yaptığı yatırımlarla yenilenebilir enerji üretim kapasitesini iki katından fazla artırdı. BloombergNef, yenilenebilir enerjiye olan talebin %5 düştüğünü belirtiyor. Çünkü endüstri verimliliği artmış durumda. Tabii akıllı sistemlerin çoğalması ve inovasyon, verimliliği daha da ileriye taşıyacak. Örneğin bataryaların maliyeti geçtiğimiz 10 yılda 10 katından fazla azaldı. Pandemi sonrası 2022 yılı sonuna kadar yaşanan tedarik kısıtları da artık gündeme gelmiyor. Sonuçta, elektrikli taşıtların üretim maliyeti ciddi olarak düşüyor. Örneğin Çinli otomotiv markası BYD, artık elektrikli taşıtları pazarlarken ”Fosil yakıtlıdan daha ucuz” demeye başladı. Yani karbon salmayan taşıtlara eğilim artarak sürüyor. Ek olarak yeşil enerji kullanımına doğru daha fazla iyimser görüş hakim. Yine de ekonomistler tam bir rahatlama için gidilecek yol olduğunu söylüyorlar. Öyle ki net sıfır karbon hedefinde 2030 yılı itibariyle gerekli 55 Trilyon $ lık yatırımın henüz %25 inin gerçekleştiği McKinsey raporunda belirtiliyor. Ayrıca yeşil enerji dönüşümünün enflasyonu tetikleyebileceği de tartışılıyor.
Öte yandan, yıllarca petrol üreten ülkeler yerine giderek Lityum ve bakır gibi elektrikli taşıtlar için hayati madenlerin rezervlerine sahip Güney Amerika ülkeleri daha çok öne çıkacak. Çin ise solar panel ve elektrikli taşıt üretimindeki tartışılmaz liderliği ve fiyat rekabeti ile dünyayı etkilemeye devam edecek. AB ve ABD yönetimleri, ne kadar engellemeye çalışsa da Çin ile işbirliği içinde olmak zorunda bence. Nitekim IMF dün ABD’ye bu konuda uyarı yaptı.
Sonuç olarak enerji dönüşümü maliyeti yüksek olsa da küresel ısınma endişeleri karşısında kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda. Dolayısıyla eninde sonunda bu gerçek hepimize gelecek nesiller için karbon salımını durdurma görevi veriyor. Yenilikçi teknolojilerle bu dönüşümün daha da ekonomik olması görevimizi daha kolay yapmamızı sağlayan önemi bir destek. O halde tartışmaları bir kenara bırakıp sıfır salımlı teknolojilere geçmekten başka yol yok.