En az Beylikdüzü kadar uzak bir yer Mars, 483.000 (dört yüz seksen üç milyon) kilometre… Ä°stanbul –
Ankara arasını 500.000 kez gidip gelmeye denk bir uzaklık.

18 Şubat 2021 tarihinde Azim’le seyahat sonrası, 7 ay gibi bir sürede Mars’ın yüzeyine otonom iniş yapıldı. İniş öncesi 11 dakika boyunca uzay aracına komuta edebilecek bir erişimi yoktu kontrol masasının, bu yüzden iniş
otonom gerçekleÅŸti…

7 kat göklerin ötesinde yarışanlar var!

Var olan her şeyi çevreleyen, kuşatan anlamında bir sözcük Uzay. Anlamlarından biri de boşluk olan ‘Uzay’, insanlığın her zaman ilgisini çeken bir konu olagelmiştir. Bir kısmımız, bizleri yoktan var edenin de sonumuzu hazırlayanın da bu olgunun ilk yedi katmanında olup bittiğini düşünüyor ve ötesinin bizi aşacağına inanıyoruz.

Bir kısmımız gibi düşünmeyen, yedi kat göklerin ötesinde yarışanlar da var şüphesiz!

Soğuk Savaş dönemi, tarafların birbirine üstünlük kurma çabaları sonucu büyük önem kazanan ‘’Uzay’’
savaşları, taraflardan birini Uzaya İlk Çıkan, diğerini Ay’a İlk İnen gibi iki ayrı paye ile
ödüllendirmesiyle bir noktaya kadar geldi. Ancak daha öteye gitmenin, tarafların yeteneklerinin
zorlandığı bir periyoda girilince, Soğuk Savaş’ın uzaydaki bölümü gözden düşmüş oldu.

Ortak nokta Otomotiv Endüstrisi!

Kendi uzay programını yürütebilen beş ülke ve bir de ekonomik topluluk var yeryüzünde. Bu oyuncular arasında, uzay çalışmalarının kapsamı açısından çok ciddi gelişmişlik farkları olsa da hepsinin ortak noktası otomotiv endüstrisinde gelişmiş olmaları. Rusya ve Hindistan küresel otomotiv pazarlarını domine etmiyorlar belki ama halkının ayağını yerden kesecek, kendi milli ve yerli otomotiv üretimlerini gerçekleştirebiliyorlar.
Otomotiv, havacılık, savunma sanayi, tıp gibi mühendislik birikimi gerektiren disiplinleri iyi
uygulayan ülkelerin imkânları da sınırsız değil, ancak planlı ve tutarlı politikalarla, sonsuzluğu
keşfe sınırlı imkânları ile cüret ediyorlar.

Kümede kalma savaşı veriyoruz!

MR, Teflon, Temassız Ateş Ölçer, Mobil Ultrason, GPS, Güneş Paneli, Hesap Makinesi ve daha adını sayamayacağımız kadar çok teknolojik buluş hayatımıza girmeden önce NASA’nın mutfağında kullanıldı. Son günlerde bizim de bu yarışa katılacağımıza dair söylemler dolaşıyor medyada.

Oldukça güzel ve vizyoner bir bakışın eseri olduÄŸu açık olan bu ‘iyi’ niyeti, planlı ve tutarlı bir uzay politikası ile desteklemeliyiz. Dünyayı lig usulü oynanan bir turnuva gibi düşünürsek, ekonomik açıdan ciro bazında ligin yirmincisiyiz. Ciroyu paylaÅŸma konusundaki performansımızsa, ilk yirmiyi mumla aratacak kalibrede hatta kümeden düşme olsa, kümede kalma savaşı veriyoruz denebilecek durumda…

Ligde tutunma savaşı vermemize sebep olan tek ÅŸey, ekonomik verilerimizdeki yetersizliÄŸimiz deÄŸil elbette… 30 yıl önce Ä°spanyol ve Ä°talyan ekonomileri de çok matah durumda deÄŸillerdi. Hatta geçen yüzyılın başında, Amerika’ya göç edenlerin anavatanlarına göz atacak olursak, burada Ä°talya vatandaÅŸlarının adeta ülkelerinden kaçtıklarını düşünebiliriz.

Önce zihinlerimizde hazırlık yapmalıyız

Beyaz zambaklar ülkesi Finlandiya, kişi başına düşen öğretmen ve okul sayılarında Afrika ülkelerinin gerisindeyken, bugün eğitim dünyasında parmakla gösterilen bir ekole sahip.

Yukarıda adı geçen ülkeler bizden daha çok çalışmadılar emin olun, daha zeki de değiller, ortalama IQ’lerimiz birbirine çok yakın ama onlar uzayı keşfe çıkmadan, kendi evrenlerini güzelleştirmenin yollarını aradılar.

Uzayı, evreni keşfe yarışa katılacaksak, buna önce zihinlerimizde hazırlık yapmalıyız. ‘Evren Kent’lere bilgi ve birikimlerini artırmak amacıyla giden gençlerimizin özgür düşünmelerine fırsat sunacak atılımlara imza atmalıyız.

Muhalefette olanların YÖK ve Üniversitelerin özerkliği ile ilgili tüm serzenişlerini, erk sahibi olduklarında unutmamalarını sağlayacak ortak bir toplumsal payda bulmalıyız. Bu paydayı bulduktan sonra geriye kalan sadece evrenin dili olan ve uzayda nereye giderseniz gidin, aynı sonucu bulabileceğiniz matematiksel formülleri kullanmak.