Merhabalar,

Bildiğiniz gibi bu ay içinde Başkan Joe Biden, Donald Trump karşısında gireceğini açıkladığı 5 Kasım 2024 tarihli Başkanlık seçimlerinden çekildi. Başkan Yardımcısı Kamala Harris‘i yerine aday gösterdi. Bu gelişme ABD iklim politikasının geleceğini nasıl etkileyecek? Küresel finans sektörü ile küresel iklim politikaları üzerinde ne gibi etkiler yaratacak? Bu yazımda kısaca değerlendireceğim.

Aslında Kamala Harris, iklim sorunlarını gidermeye yönelik yasal düzenlemelerle birlikte anılan bir isim. Bu yönden bakarsak, ABD otomotiv endüstrisine iklim sorunlarını gidermeye yönelik daha katı çevre standartları ve yenilikçi finansal teşvikler getirme olasılığı oldukça yüksek.

Başkan yardımcısı görevi sırasında Harris, ABD tarihinde iklim için en büyük ölçüde harcama yapılmasını sağlayan Enflasyonu Azaltma Yasası’nın (Inflation Reduction Act:IRA) çıkmasını sağlayan isimlerden oldu. IRA, otomotiv sektöründen kaynaklı sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 2005 seviyelerinin % 42 altına düşürmeyi hedefliyor. Bu yasal düzenleme yenilenebilir enerji ve elektrik enerjisi kullanan taşıt (EV) teşviklerine odaklanarak, finans sektörünün de sürdürülebilir yatırımlara ve yeşil finansman seçeneklerine ağırlık vermesini sağlamış oldu.

Bunun yanı sıra Kamala Harris fosil yakıt üretimine ve tüketimine karşı federal olarak yasal işlem çağrısı yaptı. 2020 yılındaki başkanlık kampanyası sırasında, 2045 yılına kadar net sıfır emisyon için 10 trilyon dolarlık bir iklim planının ana hatlarını oluşturdu.

Öte yandan Kaliforniya eyaletinin başsavcısı olarak, ABD’de satılan taşıtlarının emisyonu düşük gösteren hileli yazılımı tespit edilen Volkswagen‘in 86 milyon dolarlık uzlaşmaya gitmesini sağladı. Bu dava, bir dönüm noktası olarak otomotiv sektöründe yasalara uygunluğun ve kurumsal hesap verebilirliğin önemini ortaya koydu. Dolayısıyla Harris, otomobil üreticileri ve finansörler için daha sıkı düzenlemelerin ve denetlemelerin olacağı katı emisyon standartlarını ve bunların tavizsiz uygulanmasını ön plana alacak görünüyor.

Öte yandan Kamala Harris başkan seçilirse, özellikle iç siyasette muhalefetin sert tutumuyla karşılaşması kaçınılmaz olacak. Bildiğimiz gibi eski Başkan Donald Trump seçilirse IRA dahil olmak üzere Biden‘in iklim politikalarının çoğunu tersine çevireceğine dair söz vermiş durumda. Dolayısıyla 5 Kasım seçimleri çevreci iklim politikalarına devam mı tamam mı sorusuna net bir yanıt olacak.

Birkaç gün sonra başlayacak Ağustos ayında Demokratik Ulusal Kongre gerçekleşecek. Bu kongrede Harris‘in adaylığının resmen kesinleşip kesinleşmeyeceğini hep birlikte göreceğiz. Kongrede sürpriz bir başka adayın çıkıp demokratların başkan adayı olarak kesinleşmesi şüphesiz yukarıda belirttiğim beklentileri de önemli ölçüde değiştirebilir.

Evet, önümüzdeki Ağustos ayı bu bakıma sadece ABD için değil, başta AB olmak üzere tüm dünya için iklim politikalarının nasıl gelişeceği konusunda yeni bir dönüm noktası olabilecek kadar önemli. Bekleyip göreceğiz.