Otomobil Haber

Avrupa Birliği Ülkelerinin Yeşil Mutabakatı Motorlu Taşıt Kullancılarını Nasıl Etkiliyor?

Ä°brahim Aybar

Ä°brahim Aybar

Merhabalar,

Bildiğiniz gibi ilk kez 11 Aralık 2019 tarihinde açıklanan Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat planı ile 2050 yılına kadar Avrupa Birliği’nin içindeki 27 ülkede karbon nötr hedefi konmuştu. Daha sonra 14 Temmuz 2021 tarihinde Avrupa Komisyonu planın detayları ile Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKD) mekanizmasının nasıl çalışacağını açıkladı. Mekanizmanın bu yıl başından itibaren 3 yıllık geçiş dönemi sonrasında 1 ocak 2026 da hayata geçmesi AB ülkelerince onaylandı.

Plan gereğince yine bildiğiniz gibi 2035 yılından itibaren tüm AB ülkelerinde içten yanmalı motorlar yasaklanmış olacak. Dolayısıyla 2035 ten itibaren karayolu ulaşımının sıfır salımlı taşıtlarla yapılması gerekiyor. Enerji üretiminin ve dağıtımının da bunu desteklemesi gerekiyor. Dolayısıyla taşıt kullanıcıları ve üreticileri kritik bir dönüşüm süreci yaşanıyor.

Bu yazımda size Avrupa içinde yaşanan bu dönüşümün kullanıcılar ve üreticiler üzerindeki etkilerini aktarmak istiyorum.

Günümüzde elektrik enerjisiyle çalışan taşıt kullanan sürücüler yönünden endüstriyel dönüşümü desteklemek için zaman henüz erken. Çünkü daha fazla deneyim süresine ihtiyaç duydukları gözlemleniyor. Yine de farklı bir deneyim yaşadıkları kesin.

Öte yandan elektrik enerjisi ile çalışan taşıt kullananlarda taşıt menzilinden çok şarj ünitesi bulabilme endişesi ağır basıyor. Şarj üniteleri yerleştirilmiş olsa da yerlerinin bulunması sürücüler için problem. Diyelim ki sürücü şarj ünitesinin yerini buldu. Acaba taşıtını hemen şarja bağlayabilecek mi? Şarj ünitesi müsait mi? Değilse ne kadar bekleyecek? Acaba şarj etmek için sürücü bu üniteyi kullanmaya yetkili mi?

Sürücülere hizmet kolaylığı sağlanması için bu sorulara yanıt verilmesi gerekiyor. Özellikle regülasyonları yapan otoriteler hızlı davranmak zorunda. Çünkü endüstriyel gelişmeler çok daha hızlı gerçekleşiyor ve gün geçtikçe sürücülerin şikayetleri artıyor.

Peki, Avrupa Komisyonu’nun içten yanmalı motorları 2035 ten itibaren yasaklama kararı gerçekçi mi? Bugüne kadarki gelişmeler bunun mümkün olacağını gösteriyor. Zira bir çok AB ülkesi 2035 ten çok önce içten yanmalı motorları yasaklayacağını ilan etti. Örneğin Norveç AB üyesi olmadığı halde 2025 yılında yasağı uygulayacak.

Teknolojik olarak şartlar uygun. Ne yapılması gerektiği ve nasıl yapılacağı biliniyor. Gerisi doğru şekilde yapılacak işbirliğine bağlı. AB ülkelerinin her birisi, kendi karbondan arınma hedefini belirlemeye ve ona göre ne yapacağını netleştirmeye çalışıyor.

Örneğin Hollanda, 2030 yılında içten yanmalı motorları yasaklıyor. Elektrik enerjisi kullanan taşıtların şarj altyapısı için ulusal bir plan açıkladı. Kamusal alanlara kaç adet şarj ünitesi konacağı ve 2030 yılına kadar ülke yollarında kaç adet elektrikli taşıt olacağı net olarak biliniyor. Aslında Hollanda, bu dönüşümün ülke bazında nasıl olacağına ilişkin iyi bir örnek teşkil ediyor.

AB içinde sürücülerin içten yanmalı motorlara sahip taşıtlarla girişinin yasaklandığı yerler de var. Örneğin Paris son on yıl içinde beklenenden çok daha katı değişim gösterdi. Atmosferi kirleten taşıt kullanıcıları artık toplumda hoş karşılanmıyor. Tabii bu psikolojik bir baskı. Bir para cezası uygulaması yok ama net karbon nötr düzeyine bilinçli bir gidişi gösteriyor.

Az önce de söylediğim gibi endüstriyel dönüşüm politika yapan otoriteleri hızlı olmaya zorluyor. Hatta giderek toplum içinde şikayetler artıyor. Bu şikayet konuları içinde şarj noktalarına kolay erişim ve şarj noktası hangi marka olursa olsun sürücülerin burada şarj yapabilme yetkisine sahip olması gibi konular var. Maalesef bu konulara çözüm getirmesi gereken kamu otoritelerinin yavaş davranması moralleri bozuyor.

Polonya burada ilginç bir örnek. Şarj kurulması için gereken izin iki yılda alınabiliyor. Dolayısıyla şarj altyapısı oluşturmaya niyetli kuruluşlar için bu belirsizlik ve gecikmeler işi yapılamaz kılıyor.

Diğer bir sorun ise elektrik enerjisi kullanan taşıtların maliyetinin yüksek olması. Ne kadar fazla bu taşıtlardan üretilir ve satılırsa birim maliyet düşecek elbette. Ama ne zaman ? Soru bu.

Bir başka husus ta algı yönetimi. Algı oluşumu çok hızlı olabiliyor. Eğer avantaja döndürülebilirse Norveç gibi başarılı olunabilir.

Otomotiv endüstrisi için bir başka sorun ise istikrar. Madem ki 2035 yılı içten yanmalı motorların yasaklanacağı yıl oldu, o zaman tüm endüstriyel kuruluşlar ne yapılacağını bilmeli ve birbirleriyle eşgüdümlü olarak hareket etmeli. Ancak hala endüstriyel kuruluşlarda 2035 yılı sonrası için bir derogasyon olur mu diye tereddüt var. Aslında bataryadan elektrikli taşıtların aldığı yol fabrikaların dönüştürülmesi için önemli bir mesaj oldu. Markaların müşterilerini bu taşıtlara yönlendirmesi artık kaçınılmaz bir gereklilik.

Peki, tamamen elektrik enerjisi kullanan taşıtlara geçildiğinde elektrik altyapısı ve şebeke gücü yetecek mi? Bu konuda yapılan simülasyonlar bir sorun olmayacağını gösteriyor. Gerek şebeke yapısı ve alternatif enerji kaynakları, gerekse taşıtlardaki bataryalar ile sağlanan depolama, ileride sorun yaşanmayacağını gösteriyor.

Öte yandan rüzgar ve güneş enerjisinden hane bazında önemli miktarda elektrik temini imkanı geliyor. Dolayısıyla sadece şehir şebeke sistemine bağımlılık ta olmayacak. Hatta evlerde üretilecek elektrik enerjisinin evlerde tüketilmesi de mümkün. Ancak bu şekildeki enerji kullanımını hane halkının benimsemesi biraz daha zaman alabilir. Sağlanacak mali teşvikler ile devletler bu adaptasyonu hızlandırabilir.

Sonuç olarak artık AB ülkeleri için elektrik enerjisi kullanan taşıtlara dönüşüm çok net. O nedenle tereddüt etmeden bu dönüşüme konsantre olmak gerekiyor. Tabii AB ye en önemli taşıt ihracatçısı olan bizim de biran önce bu dönüşümde rol almamız gereğini bilmem söylemeye gerek var mı?

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAÅž

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BÄ°R YORUM YAZ