Otomobil Haber

Aşılansak ta mı saklansak…

Murat İçer

Murat İçer

Çevremdeki bulaşlı kişilerle temas ihtimaline karşı, çift maskeyle eve giriyor, kendime karantina uyguluyorum. Ofisteki odamda dahi maskeyle oturup, kapılarımı her daim kapalı tutuyorum. Arabamda bile; UVC ampullerle, alkollü dezenfektanlarla temizlik yapıyorum. Ama daha ne kadar kaçabileceğimi ve ne zaman ebeleneceğimi bilmiyorum. Sonunda bu deneyimi yaşayacağımız mutlak gibi…

Ürpertici bir şekilde artan vaka sayıları ve sağlık sistemine binen yükün sınırları zorlar seviyeye ulaşması, hepimizi virüsle saklambaç oynamaya itti. Artık dış temaslarımızı minimize ettiğimiz gibi, kendi evimizde bile zaman zaman iç karantinalar uygular duruma geldik.

Bilim insanları ve sağlıkçılar, bizi bu sıkıntıdan kurtarmak için çok kısa sürede kapasitelerini ve normlarını zorlayarak aşılar geliştirdiler. Dünyada zaten var olan ‘Aşı Karşıtçılığı’ cephesi fırsatı ganimet bilerek, neden aşı olunmaması gerektiği konusundaki fikirlerini hemen açıklamaya koyuldular. Bu fikirlere dayanarak, aşı yaptırmayacağım diyen birçok taraftar da bulmuş görünüyorlar. Günün sonunda, şu anda markette bulabileceğimiz dört aşı var. Bunlardan ikisi ‘dedem nenem usulü’ ile üretilen zayıf veya ölü virüsün vücuda enjekte edilmesiyle kanımızdaki savaşçıları cepheye hazırlayan türden, diğer ikisi ise, görece daha yeni tekniklerle üretilmiş aşılar.

Aşı yaptırma veya yaptırmama konusunda birçok ülke kişisel tercihleri kısıtlamıyor ama yaptırmayanların toplum içinde taşıyıcılık rolünün büyüklüğü, bu centilmen tavrı değiştirebilir.

Aşı bulundu diye her şey eskisine döner mi? Çok zor!

Hayatımız bundan sonra, hijyenle ilgili birçok yeniliğe uyum sağlamakla geçecek. Bu yeniliklere otomotiv endüstrisi de duyarsız kalamayacak elbette. Özellikle toplu taşıma araçlarında bu gelişmelerin izlerini göreceğiz; sonra da binek araçlarımızda… İçinde bulunmadığımız esnada aracı ve havalandırma sistemini dezenfekte edecek UVC teknolojisi, aracımızdayken bir nebze rahat hissetmemizi sağlayabilir. Ultra Viyole ışınlarının, gıda üretim tesislerinde hijyen amaçlı kullanıldığını biliyoruz zaten. UV ailesinden olan ve 253.7 Nm dalga boyuna sahip UVC, tüm canlı formlarını büyük oranda (%99,7) etkisiz hale getirebiliyor. Bu teknikle araçlarımızın içini dezenfekte etmeye kalktığımızda, ultraviyolenin sebep olacağı döşeme ve araç içi kaplamalardaki renk kayıpları can sıkıcı görünse de, bu sorunlardan etkilenmeyecek malzemelerle donatılmış taşıtlara olan ihtiyaç, otomotiv endüstrisine salgınla mücadelede yeni bir görev yüklemiş olacak.

Günümüzde, otomobil kullanıcısının ilgisini çekmek için yapay zekaya sıkıca sarılan otomotiv devlerinin aklına virüsle mücadeleyi düşürmek bizim görevimiz olsun; gerisi rakiplerinin önüne geçecek detay arayanların bileceği bir konu.

Gelelim günün sorusuna, Siz Aşı Yaptıracak Mısınız?

Benim yanıtım evet! Seçme şansım olsa, İngilizler’in aşısını tercih ederim. Hem çok ucuz, hem lojistik olarak operasyon yükü düşük, hem de geleneksel yöntemlerle üretildiği için bilinmeyeni az. Buradan sakın yeniliklere kapalı olduğum, mRNA teknolojisini yanlış bulduğum anlaşılmasın. mRNA, başka yolu olmasaydı hemen evet diyeceğim bir aşı üretim tekniği ama madem bilindik yollarla aşı bulunmuş, neden henüz çok yeni bir yöntemle geliştirilmiş aşı ile dünya nüfusunu test edelim ki?

Yapan yapsın, sonuçlarını uzun zaman diliminde görelim, ondan sonra seve seve…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAÅž

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BÄ°R YORUM YAZ